Bir işe başlıyorum. Mesela bir yazı okuyorum. Tam sayfanın ortasında, yazının içinde geçen bir konu ilgimi çekiyor. Sağ elimin içinde, tüm kontrolü ve kaderi benim elimde olan farenin sol tuşu ile üzerinden geçip arkaplanını koyu renge dönüştürdüğüm cümleyi tutup, üst tarafta daha önceden açtığım sekmelerin yanına sürüklüyorum. Açılan Google sayfasında bulunan başlıklardan en az 2 tanesini daha farenin tekerleğini bastırmak suretiyle yeni sekmede açıyorum. Orta tık yapıyorum çünkü sonuç sayfasını kaybetmek istemiyorum. Çünkü sonuçlar içinden başka bir sayfayı daha açmak istersem yeniden aynı cümleyi Google’da aratarak yaklaşık 3 saniye zaman kaybetmiş olurum.
Multitasking:Birden fazla iş veya işlemi aynı anda yapmak.
Şimdilik elimizde konuyla ilgili 4 sekme var. 3 numarayı açıp ilk paragrafı okuduktan sonra devamını birazdan okurum diye düşünüp 4. sekmeye geçiyorum. Burada konuyla ilgili bir Youtube videosu var, harika. Önce videoyu başlatıp, sonra videonun sağ altından Youtube simgesine tıklıyorum ki video Youtube’da açılsın. Çünkü videonun altındaki yorumlar videodan daha önemli. Hatta videoyu izlemeden yorumlara bakıyorum ve “birazdan izlerim” deyip ilk sekmeye dönüyorum. Yazıya devam ederken bir anda Chrome penceresini simge durumuna küçültüp Spotify’ı açıyorum ve karşıma çıkan ilk “kafa yormayacak” müzik listesini oynatmaya başlıyorum. Ortam şahane görünüyor değil mi? Yazıma dönebilirim. Chrome penceresini yeniden açtım.
Telefonum benden yaklaşık 2 adım uzakta, yan taraftaki masanın üstünde iki defa titredi. Yazıya konsantre olmam imkansız. Gidip telefonu alıp bakıyorum. Üye olmak zorunda olduğum ve kendi isteğimle üye olduğum toplamda 8 Whatsapp grubunun birinden 2 mesaj gelmiş. Abi şunu izleyin, koptum yazıyor. Bir link. Açıyorum. Sen milyar, sen milyon, sen ne yaptın olarak bilinen videoya yabancı film dublajı yapılmış, lanet olsun dostum falan diyor videodaki kadın. Gerçekten de komik video. Yüz kaslarımda en ufak bir titreşim dahi oluşmamış olduğu halde “ahahahaha :)” yazıp telefonun yanındaki kilit tuşuna basıyorum ve telefonu yanıma alıyorum. Yeniden kalkıp telefonu alarak 5 saniye zaman kaybedemem çünkü zamanım değerli.
Yazıyı okumaya geri döndüm. Aslında diyorum, gidip kendime bir kahve alsam ya. Yazıyı okurken süper olur, zaten ilgimi çeken bir konu. Windows + L yapıp oturumu kilitliyorum ki arkamdan biri gelip bilgisayarı kurcalamasın. Kahveyi alıp döndüm. Yazıyı açmadan önce şu şarkıyı değiştireyim çok bağırıyor adam. Nihayet kahvem ve yazım hazır. Bu arada yeniden telefon titredi ama bakmasam da olur, başka bir “ahahaha”dır diye düşünüyorum. Bir paragraf daha okuduktan sonra, okuduğumdan hiçbir şey anlamadığımı fark edip çalan müziği icra eden beyefendiye okkalı bir küfür ediyorum ve Spotify’ı direkt sağ alt taraftan kapatıyorum çünkü çarpıya basınca çalmaya devam ediyor. Adamlar yapmış. Böylece çalışan uygulamalar kısmında fazladan yer kaplamıyor ve değerli boşluğumuzu başka “aplikasyonlarla” doldurabiliyoruz. Teknoloji harika bir şey.
Bu yazıyı buraya kadar okuduysanız, eminim en az benim yazarken sıkıldığım kadar sıkılmışsınızdır. Bu hikayenin sonunda, açılmış tüm sekmeler kapanıyor, okunacak yazılar okunmuyor, izlenecek videolar izlenmiyor, yapılacak işler yapılmıyor. Kahve soğuyor, müzik küfürü yiyip kapanıyor, komik videoya “ahahaha”dan başka yorum gelmiyor. Sonunda Facebook’un mobil uygulaması açılıp, toplamda 1400 küsür arkadaşımdan aktif olanların son paylaşımları okunup izleniyor, gece oluyor, saçma sapan bir oyun saatlerce oynanıp, sabah erken kalkılacağı halde gecenin ortasında uyunuyor ve yeni güne merhaba demek için sadece birkaç saat kalmış oluyor.
Ben değil biz diyeceğim. Çünkü çoğumuz aynı şeyi yaşıyoruz, biliyorum. Nedir bu kadar ilgi ve istek içerisinde yaşadığımız bunca başarısızlığın sebebi? Nedir bizi bir şeylerden vazgeçme eşiğine getiren faktör? Nedir çok istememize ve kitaplığın önünden her geçişimizde bizi çekmesine rağmen o kitabın kapağını bir türlü açtırmayan duygunun adı? Nedir bize onlarca kez planlar yaptırıp, bir de kağıda döktürüp, çok değil, 3 gün sonra o kağıtları yırtmamıza sebep olan şey? Sanırım ben biliyorum. Yazıma da bu yüzden böyle sıkıcı bir giriş yaptım. Ağustos ayında bir soru-cevap sitesinde ana fikri şu olan uzun bir soru sordum:
Sürekli planlar yapıyorum ve hiçbir zaman planlara uyamıyorum, sizce neden?Gelen ilk cevap hepsini birden yapmaya çalıştığın için olmuyor, sadece biriyle başla oldu. İlk aydınlanmayı yaşadıktan kısa bir süre sonra Barış Özcan’ın Aynı Anda Kaç İşe Birden Odaklanabilirsiniz? Konsantrasyonun Önemi isimli videosuna denk geldim. Düşünce ve yetenek anlamında, içinde yaşadığımız zamanın en değerli insanlarından biri olduğunu düşündüğüm, Youtube kanalının abone sayısı henüz birkaç yüzlerde iken, kısa zaman sonra yüz binleri bulacağını kolaylıkla tahmin ettiğim ve tahminimde haklı çıktığım Barış Özcan, bahsi geçen videoya şu cümleyle giriş yapıyor:
Ne kadar çok iş yapabilirseniz o kadar yetenekli olduğunuzu sanıyorsunuz değil mi? Ama asıl yetenek bu sayıyı bire indirmeyi başarabilmektir.
Tam olarak bu videodan sonra teşhis edebildim yaşadığım problemin sebebini. Aynı anda birkaç kulvardan birden koşmak istiyordum ve bunu hayatımın her noktasına takıntı seviyesinde yerleştirmiştim. Teknoloji ile iç içe yaşıyor olmanın bir sonucu olduğuna inandığım “multitasking” yani birden fazla işi aynı anda yapma takıntısı, saniyelerin hesabını yapıp saatleri baş parmağım ile sosyal medya akışı arasındaki birkaç milimetre arasında eritme sorununa sebep oluyordu. Aynı zamanda birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak konsantrasyon, zeka ve yaratıcılığı da berbat bir şekilde etkiliyormuş.
Bir insan tuvalete girdiğinde yanına cep telefonu ya da tablet almazsa zamanını boşa geçirmekten endişe eder mi? Ben ediyorum. Tuvalette kimsenin etrafımda olmayacağı, sessiz, güzel bir 15 dakika geçireceğim ve bu arada neden akıllı telefonumdan komik videolar izlemeyeyim ya da Whatsapp gruplarında makara yapmayayım? Gerçi bunlar çok faydalı değil, faydalı bir şey yapayım ve tuvalette “Bu Hafta Ne Öğrendim” serisi için birkaç güzel bilgi toplayayım. Peki ama neden? Bırak abi, tuvalette sadece olması gereken şeyi yapsana. O halde tuvaletten çıkana kadar dolması için salondaki bilgisayarda malum dizinin torrentini başlatayım da ben çıkana kadar insin. Yok yok, bu resmen bir hastalık.
Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmamalıyız. Gerçekçi planlar yapmalıyız. Can çıkar huy çıkmaz sözü boşa söylenmiş bir söz değildir ve alışkanlıklardan kolay kolay vazgeçilemeyeceğini anlattığı gibi aynı zamanda alışkanlıkların kolay kazanılamayacağını da ifade eder. Planladığı 7 farklı aktiviteden hiçbirini günlük hayatında yapmayan bir insanın, bir anda başlayıp 7 günde 7 aktiviteyi başarıyla gerçekleştirmesi pek mümkün bir durum değildir.
Haftalık plan bu işin orta ölçekli kısmı, yıllık ve aylık planlar ise büyük ölçekli. Asıl can alıcı ve tümüne etki eden kısım ise birden fazla işi aynı anda yapmaya çalıştığımız anlık kısım. Eğer bu alışkanlığımızdan vazgeçebilirsek yani o anda ne yapılması gerekiyorsa önce onu tamamlamayı ilke edinirsek, haftalık, aylık ve yıllık bazda yapmış olduğumuz planlamaları gerçekleştirirken de başarılı olacağız.
Bilgisayar ve akıllı telefonlardan beynimize geçiş yapan multitasking (aynı anda birden fazla iş yapma) takıntısından kurtulmalıyız. Benim bu konuda şöyle çalışmalarım olacak; yazımı bitirirken hem kendime not, hem de yazıya sonuç olsun:
- İnternet tarayıcısında açtığım sekme sayısına dikkat edeceğim. Bir yazıyı ya da videoyu tamamen bitirmeden diğerine geçmeyeceğim.
- Facebook, Instagram ve benzeri sosyal medya çöplüklerinde minimum vakit geçirmeye çalışacağım, gerekirse bu sitelere ait mobil uygulamaları telefonumdan sileceğim.
- Tuvalete girerken yanıma tablet, telefon gibi internet bağlantısına sahip cihaz almayacağım.
- Blog yazısı yazarken, yazı ile ilgili sayfalar hariç hiçbir internet sitesine girmemeye gayret edeceğim.
- Önemli bir iş yaparken cep telefonumun internet bağlantısını kapatacağım.
- Gerçekten acil bir durum olursa aranıp ulaşılabilirim.
- Gece saat 12 olduğunda çok önemli bir işim yoksa mutlak surette uyumak için yatmış olacağım.
- Ufak tefek işleri ertelemeyeceğim.
0 yorum :
Yorum Gönder