Gelibolu Savaşı : Avustralyalılar neden bir askeri felaketi kutluyor?


Öncelikle ilk kez oturup ne yazsam diye düşünmeyeceğim bir yazıya şahit olduğunuzu belirtmek isterim. 
Öncelikle yazıyı bbc'nin sitesinde gördüm ve ilgimi çekti. İlgimi çektiği için siz değerli dostlara aktarmakta bir yanlışlık görmedim... Bu arada yazının orjinalini şuradan okuyabilirsiniz. 

Not: Türkçe'ye çevirme işlemini bizzat kendim yaptım. İsterseniz orjinal olarak görmek için yukardaki ( Şuradan yazan yere ) linke tıklayabilirsiniz. 


Bir efsaneye benzeyen fiyasko


Bazı kayalıkların altında açılan bir açmada sekiz ay geçirmeyi hayal edin. Keskin nişancı ateşinden sürekli risk altındasın. Ayrışan cisimlerden yemeğinize atlayan sineklerle yayılmış dizanteri yüzünden acı çekiyorsunuz. Akşamları uygun bir yıkamanın yararlarını ve topçu kabuğuna bir uzuv kaybetme riskini yaşarsınız.

1915'te Gelibolu'daki Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Komutanlığı (Anzaklar) savaşla yüzleşti; Bu onların ilk seferiydi.

On bin kişi Birinci Dünya Savaşı sırasında bu Türk yarımadasında maddi kazanç için öldü. Yine de Avustralya ve Yeni Zelanda'da her yıl 25 Nisan'da kutlanır. Çünkü savaşlar başka bir şey üretti - 

Efsane Anzak Askeri ( Burda ironi yaptığını varsıyorum ki,bence cuk oturmuş. )

Gelibolu Seferi



Gelibolu yarımadası modern günümüzde olup 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. Osmanlılar Almanya'nın yanında savaşıyorlardı. İngiltere ve müttefikleri onları savaştan elemek istediler. Plan, Gelibolu'daki güçleri karaya çıkarmak, içeriye taşınmak ve başkent Konstantinopolis'i (şimdiki İstanbul) almaktı. Plan işe yaramadı.


Kral ve ülke için mi?



Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında Avustralya ve Yeni Zelanda iki yeni ülke oldu.


Avustralya 1901'de 13 yıl önce bağımsız bir ulus haline gelmişti. Yeni Zelanda'ya ise 1907'de İngiltere'den etkili bir bağımsızlık tanınmıştı.

Beyaz nüfus kendini hala İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçası olarak gördü ve ana ülke için savaşacak hiçbir soru yoktu. 1914'te kayıt istasyonlarına akın edenlerin beşte biri aslında İngiltere'de doğdu.

Ancak savaş, milliyetçilik alevlerini de ateşledi. Sıradan erkekler veya 'kazıcılar' kendi ülkelerini gururlandırabilme şansına sahiplerdi ve küresel çatışmaya katılarak Avustralya ve Yeni Zelanda uluslararası sahnede kendilerine yer bulacaklardı.

Elbette birçok genç erkek basit bir macera anlayışı ve eylemi gerçekleştirmek adına ilham aldı. Hiçbir şeyleri olmayan askerlerin korku kavramı yoktu.

Anzak ruhunun doğuşu


Şafak 25 Nisan 1915'te patlak verdiğinde, ilk Anzaklar Gelibolu'da karaya oturdu. On sekiz aylık bir sıkıntıya başlamak onları sınırlara kadar test edecekti.

Efsane yapma

Savaştan yıpranmış kurtuluşlar Gelibolu'dan döndükçe, şairlerden politikacılara, ressamlardan gazetecilere kadar herkes kesim ve fedakârlığı anlamaya çalıştı. 


Kahramanları Ararken

Bugün Gelibolu'da yaşayan kalifiye insanlar yok. Ancak 100 yıl önceki eylemleri onbinlerce Avustralyalı'ya her yıl Türk yarımadasını ziyaret etmeleri için ilham verir.

------------------------------------

Kevin James Yorumluyor; 


Şimdi ben bu yazıyı neden Türkçe'ye çevirdim ? Ve Neden Türk insanı da okusun istedim ? 

Bir kere olsun,sadece bir kere Türk insanı hakkında tek kelime etmişti bu sayın abimiz? 

Etmemiş...

Açıkcası düz bir çizgi'den bakmış ve gördüğü tek şey Anzak askerleri'nin bir hiç uğruna öldüğü... Eyvallah paşam bunu kabul ediyoruz. Hakkınız olmayan bir şeye EL ATMAYA ÇALIŞIRSANIZ GEBERİR GİDERSİNİZ....

Ama öyle büyük bir Ata'ya sahibiyiz ki....

İşte o malum savaş sonrasın'da


Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında Anzak annelerine hitaben yazdığı mektup şöyle:


"Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."



İngilizcesi:

In 1934 Atatürk wrote a tribute to the ANZACs killed at Gallipoli:

"Those heroes that shed their blood and lost their lives... You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side now here in this country of ours... you, the mothers, who sent their sons from faraway countries wipe away your tears; your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land. They have become our sons as well."



Yiğidi öldür hakkını yeme demişler,Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yazmış olduğu bu mektup sonrası Dostluk ortamı oluşmuş ve bir çok Anzak ( Şimdiki Avustrulya ve Yeni Zelanda) Türkiye'den defalarca kez özür dilemiştir.

Şu bağlantıya tıklayarak Avustralya'nın Savaş Hastanesi'nin bizzat Atatürk'ü anlatan yazısını okuyabilirsiniz.



Share on Google Plus

About Unknown

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum :

Yorum Gönder